Bazı insanlar, kalabalık ortamlarda gayet uyumlu görünür; sohbet eder, gülümser, göz teması kurar, hatta şakalar bile yapar. Onlara bakınca, sosyal kurallar içinde ustaca gezinen biri izlenimi doğar. Ancak bazen bu görünüm, yalnızca dikkatlice örülmüş bir illüzyondan ibarettir. Bu insanların bazıları aslında otistiktir, ama bunu ustalıkla gizler. İşte bu duruma maskelenmiş otizm deniyor.
Maskelenmiş otizm, bireyin otistik özelliklerini bastırarak ya da gizleyerek nörotipik normlara uyum sağlamaya çalışmasıyla ortaya çıkar. Bu durum genellikle erken yaşlarda başlar; çocuklar farklı olduklarını fark ettiklerinde, çevreden gelen geri bildirimler doğrultusunda kendilerini "düzeltmeye" çalışırlar. Gülmenin zamanlamasını öğrenirler, göz teması kurmanın gerekli olduğunu fark ederler, sohbete nasıl başlanır ve nasıl sürdürüleceğini ezberlemeye başlarlar. Zihinlerinde hazır replikler vardır çünkü spontane diyaloglar çoğu zaman yorucudur ve hataya açıktır. Yani dışarıdan bakıldığında pek çok kişi onları "normale yakın" ya da "çok hafif otistik" sanabilir. Oysa gerçek bundan oldukça uzaktır.
Bu maskelenme, bireyin gerçek ihtiyaçlarını bastırmasına yol açar. Bir otistik birey kalabalıklardan uzak durmak, düzenli rutine sahip olmak, kendini yatıştırmak için tekrarlayıcı hareketler yapmak isteyebilir. Ancak toplum bu davranışlara "tuhaf", "çocuksu" ya da "rahatsız edici" etiketini yapıştırdığı için, kişi bunları bastırır. Sürekli kontrol hâlinde yaşamak, zamanla zihinsel ve fiziksel tükenmeye yol açar. Maskelenen otizmin görünmezliği burada başlar. Kişi, "çok iyi idare ediyor" gibi görünürken içten içe yıpranır. Ve bu yıpranma çoğu zaman depresyon, anksiyete, kronik yorgunluk ve kimlik karmaşası gibi başka problemlerle açığa çıkar.
Kadınlar ve doğrudan kadın gibi sosyalleşmeye teşvik edilen bireylerde maskelenme daha yaygındır. Toplumsal olarak empatiye, duygusal zekâya ve sosyal inceliklere daha çok önem verilmesi, otistik özelliklerin daha etkin bastırılmasına yol açar. Bu da kadınların otizm tanısını geç almasına, hatta hayatı boyunca hiç almamasına neden olabilir. Çünkü onlar çoğu zaman sadece "biraz içine kapanık", "fazla hassas", "kuralcı" ya da "asosyal" olarak etiketlenir.
Maskelenmiş otizm, sadece bireyin değil, aynı zamanda sistemin de bir sorunudur. Sosyal hayatı belirleyen normlar, farklılıkları tolere etmek yerine, onları baskılamaya zorladığında, bireyler hayatta kalmak için benliklerinden vazgeçmek zorunda kalır. Bu yüzden maskelenmeyi yalnızca bir bireysel savunma olarak değil, aynı zamanda bir sosyal uyumsuzluğun sonucu olarak da düşünmek gerekir. Gerçek çözüm, otistik bireylerin kendilerini bastırmalarını beklemek değil; toplumu bu farklılıkları daha iyi anlamaya ve kabullenmeye teşvik etmektir.
Otizm bir eksiklik değil, farklı bir işleyiştir. Maskelenmiş otizmi anlamak da, sadece teşhis koymak için değil, görünmeyen çabaların ve saklı yorgunlukların farkına varmak için gereklidir. Çünkü herkesin "normal" görünmesi, herkesin iyi olduğu anlamına gelmez.