İnsanlar Neden Suç İşler?

 

Bir suç işlendikten sonra herkesin aklına gelen ilk düşüncelerden birisi sebebini sorgulamak üzerine olur. Suçlunun, suçu işlemesine dair nedenini ve motivasyonunu anlamaya çalışırız. Hatta olay yeri araştırmacıları ve kolluk kuvvetleri suçun arkasındaki denklemi çözmek adına cevapları bir araya getirmek için birlikte çalışarak olayı aydınlatmayı hedeflerler. Fakat suçun ve suçlunun psikolojisini anlamak başka dalda bir uzmanlık gerektirir. Bugün bu yazımızda, suç davranışını etkileyen potansiyel faktörleri inceliyoruz.

Suç Davranışına Yol Açan Potansiyel Faktörler

Normal bir bireyin, suçlu olmasına giden yoldaki değişimi tetikleyen tek ve kuvvetli bir faktör yok. Tek bir faktördense suç davranışının biyolojik, sosyal ve psikolojik değişkenlerin bir araya gelmesiyle şekillendiği görülüyor. Bu nedenle, bir birey suç işlediği zaman, tüm her şeyi açıklayan tek bir formülden ziyade, çeşitli faktörleri ortak bir havuzda değerlendiren çok yaklaşımcı değerlendirmeler tercih ediliyor.

Biyolojik Faktörler

Suç davranışı biyolojik temelli değerlendirildiğinde testestron, dopamin ve serotonin seviyeleri değerlendiriliyor. Fakat, akıllara gelen ilk faktör alnımızda yer alan Prefrontal Korteks (Ön Beyin) oluyor. Beynin bu bölümü, insanların davranışlarını kontrol etmesini ve davranışları üzerinde farkındalık kazanmasını sağlayan bir öz-kontrol mekanizması sağlıyor. Nitekim, ön korteks gelişiminde yaşanan bozukluklar ve gelişmeler, daha düşüncesiz davranışlara sebebiyet verebiliyor. Örneğin, prefrontal korteksin gelişimini tamamen sağlaması yirmili yaşlarda gerçekleştiği için ergenlik döneminde fevri davranışlar daha çok gözlemleniyor.

Benzer bir şekilde, beynimizde korku, kaygı, heyecan ve öfke duyguların yönetiminden sorumlu Amigdala isimli bir parçacık bulunuyor. Amigdala davranışlarımız, duygu yönetimimiz ve öğrenmemiz üzerinde etki ediyor. Dahası, bu minik beyin parçasının yardımı sayesinde insanların niyetlerini okuyabiliyor ve bisiklet sürmek gibi nasıl yaptığımızı bilmediğimiz eylemleri gerçekleştirebiliyoruz. Fakat, amigdala aynı zamanda agresif ya da bağımlılığa göre şekillenen davranışların düzenlenmesinde de etkin rol oynuyor. Bu sebeple, suçun biyolojik faktörleri çerçevesinde araştırmacılar tarafından sıklıkla ele alnıyor.

Sosyal Faktörler

Suçu sosyal faktörleri ele alarak değerlendirmek, neredeyse sonsuz sayıdaki etkileşimlerin bir araya gelmesi nedeniyle biraz daha karmaşık olabiliyor. Fakat, bu karmaşıklık bazı ses getirmiş teorilerin şekillenmesine engel değil:

Şikago Okul Teorisi: Suç, bireysel faktörlerden ziyade, sosyoekonomik eşitsizlik, kötü barınma koşulları, sağlıksız yaşam ve bu faktörleri bir döngü haline getiren mahalle dinamikleri nedeniyle ortaya çıkıyor. Kısaca, bireyin suçlu olmaya iten faktörler doğup büyüdüğü çevresindeki koşullar oluyor.

Gerilim Teorisi: Gelir eksikliği veya eğitime ulaşamama gibi dezavantajlar yüzünden hissettiği baskı nedeniyle insanlar suç işlemeye zorunlu hale geliyor. Örneğin, çok büyük hedeflerle küçük şehirden büyük şehre gelmiş insanlar, hedeflerine ulaşmak için çeteleşme, uyuşturucu ve hırsızlık gibi yollara başvurabiliyor.

Alt-Kültürel Teori: Orta ve yüksek sınıfın yaşam standartlarını reddeden genç alt sınıf bireyler, diğer sınıfların kültürlerini ve yaşama tarzlarını uyum sağlamak yerine kendilerine ait bir yaşam tarzını ve kültürlerini oluşturuyor. Bu kültürler genellikle çocukların suç işlemesine yol açacak davranışları içeriyor.

Sosyal Kontrol Teorisi: Sosyal kontrol teorisi, diğer teorilerin aksine bireyin neden suça bulaştığını değil, bulaşmadığını açıklamayı hedefler. Bunun için dört farklı motivasyon listeler: kaybedecek bir şeyinin olması, belli bir yaşam tarzına bağlılık, hukuk kurallarına uyum ve hukukun üstünlüğüne olan inanç.

Psikolojik Faktörler

Suçun psikolojik davranışlarını incelerken psikolojinin çeşitli alt dallarından yararlanılır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde genellikle düşmancıl, duygusal açıdan dengesiz, narsist ve fevri kişilik özelliklerine sahip insanların çocuk yaştan itibaren suç işlemeye daha meyilli oldukları görülmekte.

Davranışsal Teoriler: Davranışsal teoriler, suçu deneyimlere dayalı öğrenilmiş bir davranış olarak görür. Davranışçı psikologlara göre suça karışmak, durumlara karşı halihazırda öğrenilmiş bir davranışın sergilenmesidir.

Bilişsel Teoriler: Suç, bilişsel olarak ele alındığında göze çarpan ilk bulgular empati yeteneği ve ahlaki gelişimdir. Ahlaki değerlendirme yeteneği zayıf veya gelişmemiş olanlar ile empati yeteneği yoksunluğu yaşayan bireylerin suç işleme olasılığının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Sonuç

Suçu, suçluyu ve suça giden faktörleri anlamak için tek bir faktörü değerlendirmek ve onun üzerinden gitmek yeterli değildir. Suç davranışları, birden fazla değişkenin etkileşimi sonucu oluşur ve bu nedenle birden fazla nedeninin irdelenmesiyle anlaşılabilir.