Özgüven, insan olarak peşinde koştuğumuz en değerli duygulardan biridir. Ancak buna rağmen özgüvenin gerçek anlamı zaman zaman karıştırılır. Pek çok kişi özgüveni, sürekli güçlü görünmek, duygusuzluk, her şeyden emin olmak ya da hata yapmaktan korkmamak olarak algılar. Oysa sağlıklı bir özgüven, tüm bu idealleştirilmiş tanımların ötesinde, insan olmanın getirdiği karmaşıklıkları ve kusurları kucaklamayı içerir.
Sağlıklı bir özgüven, kendinizle barışık olabilmek demektir. Bu, her zaman kendinizi sevmek ya da mükemmel hissetmek demek değildir. Bazı günler kendinizi daha az güçlü, daha yetersiz ya da daha kırılgan hissedebilirsiniz, ki bu tamamen normal bir durumdur. Sağlıklı bir özgüven, bu tarz duyguları bastırmak yerine kabul etmeyi ve bu hislerle yaşamayı öğrenmeyi içerir. Çünkü gerçek özgüven, mükemmel olmadığınızı bilmek ama yine de değerli olduğunuzu hissetmekle ilgilidir.
Ayrıca, yapılan bir diğer hata ise özgüvenin, başarılarla ve başkalarının onayıyla ilişkilendirilmesidir. Ancak sağlıklı bir özgüven, dışsal faktörlerden ziyade içsel bir kaynaktan beslenir. Örneğin, biri size iltifat ederse kendinizi iyi hissetmeniz doğaldır, ancak yalnızca başkalarından gelecek övgülere ve iltifatlara dayanarak özgüven inşa ederseniz, eleştiriyle karşılaştığınızda kolayca yıkılabilirsiniz. Sağlıklı bir özgüven, başkalarının görüşlerinden bağımsız olarak kendi değerinizi tanıyabilmek anlamına gelir. Bu, dış dünyadan gelen geri bildirimleri dikkate alırken, kendiniz için bir denge noktası oluşturmayı gerektirir.
Sağlıklı bir özgüven aynı zamanda esneklikle ilgilidir. Hata yaptığınızda ya da başarısız olduğunuzda kendinizi sertçe eleştirmek yerine, bundan bir şey öğrenmeye açık olabilmek özgüvenin önemli bir parçasıdır. Özgüven sahibi bir insan, "Ben bu konuda yetersizim" diyebildiği gibi, "Ama bu öğrenemeyeceğim anlamına gelmiyor" diye düşünebilir. Az önce bahsedilen “iç kaynak” bunu diyebilmeyi sağlar. Kendi hatalarını ve eksik yanlarını kabul edebilmek, insanın kendine güven duyduğunun en güçlü işaretlerinden biridir.
Bir diğer can alıcı nokta ise, sağlıklı özgüvenin narsisizmle/ burnundan kıl aldırmamakla karıştırılmaması gerektiğidir. Özgüven sahibi bir insan, her zaman haklı olduğunu iddia etmez ya da kendisini başkalarından üstün görmez. Tam tersine, başkalarının güçlü yanlarını takdir edebilir, kendi sınırlarını kabul edebilirken bunları yapmanın kendi değerinden bir şey götürmediğinin farkındadır. Gerektiğinde yardım istemekten çekinmez. Çünkü özgüven, her şeyi tek başına yapabilmek değil, gerektiğinde zorluklarla başa çıkarken destek arayabilmektir.
Son olarak, sağlıklı bir özgüven, kendinize karşı şefkatli olmayı içerir. Bazen işler planladığınız gibi gitmeyebilir, hata yapabilirsiniz ya da kendinizi yeterince iyi hissetmeyebilirsiniz. Böyle zamanlarda kendinize yüklenmek yerine, kendinize anlayış göstermek özgüveninizi besler. İnsan olduğunuzu ve bunun iniş çıkışlarla dolu bir yolculuk olduğunu hatırlamak, özgüvenin temel taşlarından biridir.
Sağlıklı bir özgüven, içsel huzurdan gelir. Kendinizi sürekli motive etmeniz ya da dış dünyaya sürekli güçlü görünmeniz gerekmez. Özgüven, olduğunuz gibi olmayı kabul etmek, gelişime açık olmak ve kendi yolculuğunuzda kendinize eşlik edebilmektir. Tüm zorluklara rağmen, kendi değerinizin farkında olduğunuz sürece sağlıklı bir özgüvene sahipsiniz demektir.