Her insan hayattaki çeşitli stres kaynakları ile karşılaştığında bir miktar kaygılanır. Bu kişinin stresöre karşı verdiği sağlıklı bir tepki olarak kabul edilmelidir. Araştırmacılar kaygının evrimsel işlevinin kişiyi gerçekleşebilecek potansiyel bir tehlikeye karşı hazırlamak olduğunu düşünmektedirler. Pek çok farklı konuda ve sürekli deneyimlenen aşırı kaygılı olma durumları ise akla daha ciddi bir durum olan yaygın kaygı bozukluğunu getirmektedir.
Yaygın kaygı bozukluğu, kişinin en az 6 aydan beri neredeyse her gün hayatın birçok alanında aşırı kaygılı ve kuruntulu olması şeklinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Genelde kişi net bir sebep ortada yokken kendi kendine kaygılanmaya başladığını fark eder ve tek başına bu kaygı ve kuruntuları ile başa çıkmakta zorlanır. Kaygıların içeriği nesnel gerçeklerle uyumludur. Yani kişi gerçekten başına gelebilecek bir şeyden dolayı endişelenmektedir. Bunlara ek olarak huzursuzluk, kas gerginliği, uyku problemleri, terleme, mide bulantısı, ishal, kolay yorulma, düşünceleri odaklamada zorluk çekme gibi belirtilerden şikayetçi olabilir. Yaygın kaygı bozukluğu olan kişiler sanki sürekli bir felaket beklentisi içindedirler. Bu felaketlerin olası sonuçları üzerine yoğun bir şekilde düşünürler. Yaygın kaygı bozukluğu kişinin çeşitli hayat alanlarındaki işlevselliğin büyük oranda düşürür. Çünkü kişi sürekli yoğun kaygı yaşadığı için işlerini, sosyal ve romantik ilişkileri sürdürmekte zorlanmaktadır.
Genel nüfusun yaklaşık %5-10'nun hayatında en az bir kere yaygın kaygı bozukluğu göstereceği tahmin edilmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla bir miktar daha fazla görülmektedir. Yaygın kaygı bozukluğu özellikle yetişkinlik döneminde (30’lu yaşlar) gözükmesine rağmen çocukluk, ergenlik ve yaşlılık dönemlerinde de görülebilir. Yaygın kaygı bozukluğu olan kişilerin aynı zamanda panik bozukluk, fobiler, takıntılı-zorlantılı bozukluk ve majör depresyon gibi ek rahatsızlıkları olabilir.
Kişilik (kaygıya yatkın bir mizaca sahip olmak), genetik (ailede yaygın kaygı bozukluğu olması) ve yaşam deneyimleri (çocuklukta suistimale uğrama, akran zorbalığı, mobbing) gibi etkenlerin yaygın kaygı bozukluğunun ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Yaygın kaygı bozukluğunun tedavisinde bilişsel davranışçı terapi, psikodinamik psikoterapi ve ilaçların etkili tedavi yöntemleri olduğu çalışmalar ile gösterilmiştir.